SİRKÜLER 4:

 

KONSOLİDE YMM 2016/4 NOLU SİRKÜLER

Konu: Teknik İflastaki Şirketler Ne Yapmalıdır?

Ülkemizin son dönemlerindeki politik ve ekonomik istikrarsızlık sebebiyle oluşan ekonomik daralma birçok şirketin bilançosunun bozulmasına ve şirketlerin sermayesini önemli ölçüde kaybetmesi demek olan teknik iflas durumu ile karşı karşıya kalmasına sebep olmaktadır. Bu durumda olan şirketlerin durumuna yönelik  değerlendirmeler ve çözüm önerileri işbu Sirküler’ in konusunu oluşturmaktadır. Konuya ilişkin açıklamalarımız aşağıdak Konu ile ilgili Türk Ticaret Kanunu’nun 376. Maddesinin ikinci fıkrasına göre;

“(1)Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.” Şeklinde kayıt altına alınmıştır.

Öncelikle şirketin teknik iflasta olup olmadığının tespiti son yıllık bilançoya göre tespit edilir. Teknik iflasta olduğu tespit edilen firmalara yönelik olarak Türk Ticaret Kanunu ve Vergi Kanunları yönünden yapılan değerlendirme neticesinde düşünce ve önerilerimiz aşağıdaki gibidir:

1.Şartlı Sermaye Artırımı: Türk Ticaret Kanunu’nun 463 ve devamı maddelerinde düzenlenene bu yöntemde, anonim şirket genel kurulu;  yeni çıkarılan tahviller veya benzeri borçlanma araçları nedeniyle, şirketten veya topluluk şirketlerinden alacaklı olanlara veya çalışanlara, esas sözleşmede değiştirme veya alım haklarını kullanarak yeni payları edinmek hakkı sağlamak suretiyle, sermayenin şarta bağlı artırılması na karar verebilecektir. Bu çerçevede, şirketin sermayesi, değiştirme ve alım hakları kullanıldıkça artacaktır.  Bu usulde sermaye, uzun sayılabilecek bir süre içinde, değiştirme ve alım hakları sahipleri tarafından kullanıldıkça, damla damla artacaktır. Başka bir deyişle, sermayeyi, üçüncü kişilerin kendilerine tanınan alım ve değiştirme haklarını kullanmaları artıracaktır. Her hak kullanımında arttığı için de, sermaye değişken olacaktır. Bu tür artırımda, genel kurul kararı sermayeyi artırmamakta, esas sözleşmede, kanunda sayılmış kişilere değiştirme veya alım haklarını kullanmak yolu ile yeni payları edinmek hakkı sağlamak suretiyle, sermayenin şarta bağlı artırılmasına karar vermektedir. Yani, genel kurul sermayeyi artırmamakta, sermayenin artmasını alım ve değiştirme haklarının kullanılması şartına tâbi kılmakta; bu düzeni kuran esas sözleşme hükmünü kabul etmektedir. Kayıtlı sermaye sisteminin aksine Şartlı Sermaye Artırımında' da genel kurul yönetim kuruluna herhangi bir yetki devrinde de bulunmamaktadır. Artırımın gerçekleşme zamanı üçüncü kişilerin kararına, yani şarta bağlı kalmaktadır. Bu sebeple Şirketin sermaye açığı sorunu şartlı sermaye artırımı yöntemi ile çözülemez.

2.Zarar Telafi Fonu:  Tarafınızca önerilen bir diğer yöntem ise, özellikle yurtdışı mukimi firmaların Türkiye’deki iştirakleri için uyguladıkları Zarar telafi Fonu uygulamasıdır. Söz konusu uygulama Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmemekle birlikte uygulamada kullanılan bir enstrüman olmuştur.

Uygulamada sermaye avansı, sermaye tamamlama fonu, zarar telafi fonu ve benzeri isimler altında işlemler ile karşılaşılmaktadır. Ortakların ileride yapılacak sermaye artışına ilişkin olarak mevcut finansal verilere göre bugünden kaynak göndermeleri ve bu kaynakların da bilançoda özkaynaklar hesap sınıfı altında ayrı bir hesaba kaydedilmesi öteden beri yapılmakta olan uygulamadır.

İleride sermaye artışı tescil edildiğinde de sermaye taahhüt hesapları bu sermaye avansı hesabı ile kapatılmaktadır. Bu işlem bazı şirketlerde birkaç ay içinde tamamlanabilmekte, bazı şirketlerin bilançosunda ise sermaye avansı olarak verilen bu tutarlar yıllarca bekleyebilmektedir. İşte bu noktada vergi incelemelerinde yapılan en temel eleştiri, bu hesabın, fonu alan şirket açısından artık bir borç, veren şirket açısından ise artık bir alacağa dönüştüğü şeklinde olmaktadır.

Gelir İdaresi Başkanlığı’nınn12.02.2013 tarih ve 64597866-KDv-1/1-21 sayılı özelgesinde ; “….yurtdışı mukimi ana firmadan karşılıksız olarak kullanacağı nakit desteğin, mahiyeti itibariyle gelir olarak kabul edilmesi ve elde edilen bu gelirin içinde bulunduğu takvim yılının kurum kazancı olarak değerlendirilmesi “ gerektiği konusunda açıklama mevcuttur. Dolayısıyla zarar telafi fonu uygulamasında olası bir vergi incelemesinde, vergi inceleme elemanı tarafından eleştiri konusu yapılma ihtimali çok yüksek olduğundan, firma ciddi bir vergi riski ile karşı karşıya kalacaktır. Bu sebeple bu uygulama da tarafımızca önerilmemektedir.

3. Eşzamanlı Sermaye Azaltımı ve Artırımı Yöntemi: Bu noktada Tarafımızca, şirketin sermaye kaybının önüne geçilmesi için, önerilen yöntem, şirketin sermayesinin zarar sebebiyle kaybolan kısmı kadar sermaye azaltımı yapılması ve eş zamanlı olarak sermaye artırımı yapılması yöntemidir. Eğer sermaye azaltımı vergiyi doğuracak bir kalemden yapılmıyorsa(geçmiş yıl karları, özel fonlar, değer artışları vs.) tarafımızca önerilen yöntem eş zamanlı sermaye azaltımı ve artırımı yöntemidir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na göre sermayesi ile kanunî yedek akçeler toplamının üçte ikisi karşılıksız kalan anonim şirketler tarafından başvurulacak yöntemlerden birisi, zarar tutarında sermayenin azaltılması işlemi ile birlikte eş zamanlı olarak azaltılan miktarla aynı tutarda artırıma gidilmesidir. Diğer bir deyişle, açık kadar sermaye azaltılması ile aynı anda önceki miktara tamamlayacak kadar sermaye artırımı yapılmasıdır. Bu durumda azaltma ve artırım aynı anda ve eksilen miktarda olacaktır. Bu durumda , şirket eş zamanlı sermaye azaltımı ile artırımına gittiğinde, zarar şirket bünyesi dışına atılmakta ve şirketin sermayesi zarar öncesindeki tutarına  getirilmektedir. Şirket operasyon hacmine göre göre mevcut sermaye tutarını yüksek gördüğü takdirde, zarar sebebiyle sermaye azaltımından sonra eşzamanlı sermaye artırımı sırasında yeni sermaye miktarının belirlenmesi firmanın takdirindedir.

Öte yandan sermaye azaltımı vergi kanunları yönünden sorun teşkil edebilmektedir Sermaye azaltımının vergiyi doğuracak bir kalemden yapılması (geçmiş yıl kârları, özel fonlar, değer artışları) Maliye Bakanlığı tarafından eleştirilmekte ve bunlara uymayanlar hakkında da cezalı işlemler uygulamaktadır. Ancak firmanın dönem sonu mizanına  bilançosunda yukarıda sayılan hesaplarla(geçmiş yıl karları, özel fonlar,değer artışları, enflasyon düzeltme farkları vb.) kalemler bulunmuyorsa, sermaye azaltımının tek kaynağını geçmiş yıl zararları oluşturuyorsa;  firma açısından en uygun yöntemin sermaye açığının, geçmiş yıl zararları kadar azaltılıp, zararın dışarı atılması, eş zamanlı olarak da sermaye artışının yapılarak şirketin yeni sermayesinin belirlenmesidir. Firma zarar kadar sermaye azaltımında bulunduktan sonra dilerse kalan sermaye ile devam edebilir, sermaye artırımına gitmez. Bu husus da firma yetkililerinin takdirindedir.

KONSOLİDE YMM LTD. ŞTİ.

RAMAZAN BARBAROS ÇELİKCANLI(YMM) -0505 869 11 84

TURGAY ÖZGENÇ(YMM)- 0505 688 91 27

ERCAN ÖZCAN(YMM)  -  0533 571 07 28